0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 26 Sn.


İSVEÇ
İskandinav ülkeleri içerisinden en kalabalık nüfusa sahip ve en büyük coğrafyası olan ülkesi İsveç’teyiz.
9,5 milyon nüfusu 450 bin kilometre kare üzerinde yaşıyor. Kişi başı milli gelirleri ise 40 bin dolar civarında.
Bu ülke bölgenin lider ülkelerinden birisi ve ekonomisi Norveç gibi petrolü olmasa bile oldukça ileri düzeyde seyrediyor.
Çünkü dünyaca bilinen ve kabul edilen iki özelliği var; “İsveç Çeliği”, “İsveç Kamyonu”.
Daf, Volvo, Scania gibi küresel ölçekte kamyon-Tır markaları İsveç’e ait. Adamlar dünyanın yükünü çekiyorlar
Unutmadan, Saab, İkea, Ericson da İsveçlilere ait.
Demokrasi indeksinde birinci sırada yer alan İsveç adalet ve barış ülkesi.
Stockholm tarihi dokusuyla ve ciddiyetiyle, kurumsal kimliğiyle ve bıraktığı izlenim tam anlamıyla bir medeniyet şehri olduğunu belli ediyor.
Norveç gibi petrolü olmasa bile 10 adet nükleer santrali var. Biz aleyhte yapılan lobilerden başımızı kaldırıp da başlayamadık bile. Bu durum onların petrole olan bağımlılığını en aza indiriyor.
Hatta yetinmemişler ve kendilerini o kadar çok geliştirmişler ki, 250 binden fazla evin elektrik ve ısınma ihtiyaçlarını çöplerin yakarak sağlamışlar.
Dönüştürme tesisleri ülke çöpünden daha fazla olduğu için de Norveç’ten çöp ithal etmek zorunda kalmışlar.
İskandinavya’nın lider ülkesi olan İsveç, Norveç ve Finlandiya’yı birkaç yüzyıl İsveç krallığı adı altında hâkimiyeti altında tutmayı başarmıştır.
Soğuk olmasına karşın her gün binlerce turistin ziyaretine uğrayan Stockholm kentinin etrafında yüzlerce ada var. Neredeyse tüm ülkede kişi başına bir ada düşüyor diyeceğim. Üstelik hepsinin üzerinde bir şey var. Öyle atıl duran adalar değil. Ya ev, ya deniz feneri, ya kayık barınağı, ya eğlence yeri vs…
Denize o kadar çok yatırım yapılmış ki, adalardan adalara köprüler, viyadükler, yollar bağlanmış.
En meşhuru da Kopenhag (Danimarka) ve Malmö’yü (İsveç) birbirine bağlayan Öresund köprüsüdür. Deniz üzerinde olan bu köprü iki katlı olup, alt katında iki hatlı demir yolu, üst katında ise 4 şeritli karayolu vardır. Bu meşhur ve pahalı köprünün uzunluğu ise 7850 metredir.
Buldukları en küçük tarihi kalıntıyı bile müze ortamına sokup turizme açmışlar. Örneğin ortaçağ havasında bir çadırda, yine o günlerde giyilen kıyafetler eşliğinde kadının biri odun ocağında hamur açıyor-pişiriyor. Biz uyanık turistler de o hamuru satın alıyoruz
İsveç’te yaklaşık 200 bin Türk olduğunu öğrendim. En çokta Kulu’dan (Konya) gelmişler.
Bunla ilgili birkaç espri de vardır; İsveç’te yaşayan Kulu’luya sormuşlar neredensin? Cevap; Kuluforniya’danım.
Yine İsveçlilerin çoğu Kulu’yu Türkiye’nin başkenti sanırlarmış
Şaka bir yana Konya Kulu’dan gelip burada başarılı olan çok Türk var. Örneğin Stockholm kentinde olan Sheraton otelinin müdürü bir Türk. Babası Kulu’dan gelmiş olan bu müdürümüz de Kulu’lu bir vatandaşımız.
İlgimi çeken bir anekdotu da yazıp faslımızı kapatalım; şehrin merkezinde İsveç Kralı Gustaf’ın konuklarını ağırladığı saray var. Hemen onun yanında da parlamento binası var. İşte oralarda geziyoruz. Yanımızda orada yaşayan bir Türk var. Yürürken birisini gösterdi; “Bakın, şu adam burada bir partinin genel başkanı!” Dedim ki; “e ama yanında neden hiç kimse yok?” bizim orada bırakın parti başkanının tek başına yürümesini, ihtiyar heyetinin bir üyesi bile efradı yanında olmadan ortalıkta dolaşmaz

Bir cevap yazın