0 0
Okuma Süresi:1 Dk., 57 Sn.

Birkaç gün önce bir şehidimizi daha ebedi istirahatgâhına uğurladık. Bu ateş yalnızca düştüğü yeri değil, düşmediği yeri de yakıyor. Allah şehidimize rahmet, yakınlarına sabırlar versin.  Binlerce insanımızın hayatına son veren saçma bir kör dövüşün yaşandığı bu ülkede, kim nerede ve hangi pozisyonda duruyor netleşmedi. Kim vatan haini kim ülkesini seviyor belli değil. Kimlerin ne istediği de belli olmayan bu vuruşma, daha kaç cana mal olduktan sonra bitecek merak ediyorum. Bu alçak savaşın kötü yanı, bizler vuruşurken, yurt içinde ve dışında menfaat çeteleri, çıkar sahipleri ağızlarından salyalar akarak kancıkça bizleri izliyorlar. İşin kahredici yanı ise, bu şer odaklarının, her iki tarafı da istedikleri gibi kullanmalarıdır. Kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda bizler, Kürtlerle akraba olduk, ticaret yaptık. Bu topraklar için, kutsallarımız için, namusumuz için birlikte vuruştuk ve birlikte öldük. Biz birbirimizden memnunduk. 12 Eylül 1980 de, neye hizmet ettiği belli olmayan (aslında belli olan) bir darbeyi kucağımızda bulduk. Yargısız infazların, işkencelerin, fırsattan istifade talanların yaşandığı bu darbe ortamında öyle bir kararlar alındı ki, adeta “kör gözüne parmağım” dendi. Sokakta bile Kürtçe konuşmayı yasaklayan, yerleşim yerleri adını Kürtçe den Türkçeye çevirmek gibi bugün keşke olmasaydı dediğimiz saçmalıklara kadar bir sürü yanlış kararlar alındı. O yanlışlıklara bizde elimizden gelen katkıyı sağladık. Örneğin memur isek o bölgeye gitmemek için aramadık torpil bırakmadık ve gitmedik. O yıllarda Türkiye de ekonomi darboğazdayken o bölge daha bir özenle krizler içerisinde bırakıldı.  Üstüne gittikçe, yasakladıkça, men ettikçe, aç bıraktıkça, cahilliğin önüne geçmedikçe kara cahil ve fakir olan bölge halkını birilerinin kucağına ittik. Ortak paydamız olan İslam diniydi. Aynı iç ve dış şer odakları bilerek, isteyerek, kasten gerek irtica adıyla, gerek şeriatçı yaftalamasıyla, gerekse dini eğitimlerine engel olmak yoluyla, milletle din arasına set çektiler. Bütün bunların sonucunda hep birlikte çalışıp, uluslar arası çıkarlarda, cezalandırmalarda, birbirlerine karşı koz ihtiyacı olduğu zamanlarda, o bölgedeki insanları kullanmaya başladılar. Yunanistan bile PKK ya terörist eğitti. Çünkü bizden başkaca çıkar ve istekleri vardı. Daha düne kadar Fransa, first leydi düzeyinde PKK yı gelip destekliyordu. Aynı ihanet ocakları dediler ki; sizde PKK terörü var size silah lazım.  PKK terörünü kaşıyıp başımıza musallat edenlerle silah satanlar aslında hep aynıydılar. Sonuç hep acı, yoksulluk, huzursuzluk ve gözyaşı oldu.  Yıllardır devam eden bu savaşın iki tarafında da galip yok. Bizler can verdikçe hep başkaları kazanmaya devam edecekler. Bunun adını demokratik açılım mı koyarsınız, devletin kucaklaması mı dersiniz, ne derseniz deyin ama bu işi artık bitirin. Canımız çok yanıyor artık dayanamıyoruz.

Bir cevap yazın