Şeytan imparatorluğu

0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 15 Sn.

Günah, ayıp, yanlış olan olgu ve düşünceler o an geçerli olup, ertesi güne miadını tamamlıyor. Bu da söz konusu bayağılıkların normalmiş gibi görünmesini sağlıyor.

Tüm kutsal kitaplarda bahsedilen yecüc-mecüc kavramı esasen elle tutulur, gözle görülür bir kimlikte ortaya çıkması beklenmemelidir. Çünkü şu an bize normal gelen şeylerin içeriğine baktığımız zaman, bu hilkat garibeliklerini her an ve her gün yaşadığımızı fark edebiliriz.

İnsanlığın maneviyatını tarumar edenleri, olumsuz duygu ve düşüncelere önderlik yapanları, her gün TV’ler de ve gazetelerde zevkle, severek ve beğenerek izlemekteyiz. Bunun akabinde de bizler de yecüc ve mecüc durumuna düşmüş olup olmadığımızı da sorgulamalıyız.

En son Tarkan kokain kullanırken yakalandı ve polislerce gözaltına alındı. Tarkan bir kişidir. Yaptığı hata da kendisini bağlar mı? Hayır! Onun konserlerinde ağlamaktan çılgına dönmüş on binlerce yerli yabancı hayranlarının olduğunu unutmamalıyız. Onunla bir gece birlikte olmak isteyen on binlerce kız, birlikte fotoğraf çekinmek isteyen on binlerce erkek olduğunu bilmeliyiz.

Söz konusu hayran kitlelerince bir “İDOL” olan Tarkan’ın sadece kendini değil, örnek alındığı için milyonlarca hayranını da zehirlediğini görebilmeliyiz. Hiç kuşkusuz Tarkan’ın bu ayıp ve suç sayılan eylemini hayranları; “AA Tarkan bey çok ayıp etmiş! Ben bir daha ona hayran olmam!” demeyecektir! Onu örnek almaya ve onun gibi davranmaya devam edecektir. Uyuşturucu kullanmasa bile en azından düşünecektir.

TV’ler de öyle programlar var ki; Tecavüzcü Coşkun’dan Müjde Ar’ a kadar arsızca hayasızca sohbetler, çekirdek aile ortamında reyting patlamaları eşliğinde izleniyor-izlenmeye devam ediliyor. Ne demiştik? İşte günah ve ayıp olan şeylerin normal gelmeye başladığının en dik alası budur. O sohbetlerde açıkça, alenen, fütursuzca her türlü edepsizlik gülerek, fingirdeyerek, övülerek ya da en azından normalmiş gibi gösterilerek anlatılıyor.

Açık açık birbirlerine sözlü sarkıntılıktan tutunda, lezbiyenlik, homoseksüellik, bekâret, sarhoşluk, ayyaşlık gibi kavramlar rahat rahat anlatılıp, insanımızın manevi değerleri yerle yeksan ediliyor.

Daha dün Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Hindistan da gayri meşru, resmi evliliği olmayan bir kızla sere serpe tatil yaparkenki fotoğrafları ibretle izledik. Kimsede ayıp! Demedi. Neden? Çünkü o ünlü bir yazar. Hem de Nobel’i var.

Bu sadece bizim edepsizlerde mi böyle? Hayır! Hem kel hem hodul İtalya başbakanı Berlusconi’nin seks maceralarını, Almanya başbakanı Merkel’in holştayn ineklerini andıran göğüslerini gösteren dekolte kıyafetini, Fransanın yerden bitme ve bacaksız başkanı Sarkozy’nin aşk maceralarını hep izliyoruz.

Kim bunlar? Dünyanın en güçlü ülkelerinin başkanları! Nüfusu milyarlar olan beşeriyetin izlediği, muazzam yetkilere sahip insanlardan bahsediyoruz.

Yecüc ve Mecüc’ün geldiğini en iyi birde şöyle anlayabiliriz; Diyanet işleri başkanı; “her akşam evinizde yarım saatinizi ayırıp, ailenizle birlikte kuran okuyup üzerinde düşünün!” demişti. Ertesi günü medyanın etkin ve büyük bir kısmı bu iyi niyetli manevi faydaları olan tavsiyeye ateş püskürmüştü. Aradan birkaç hafta sonra devlet bakanı Aliye Kavaf; “Homoseksüellik bir hastalıktır! Tedavi edilebilir ve edilmelidir!” deyince yine ortalık karışmıştı. Sahi siz ne düşünüyorsunuz?

Bir cevap yazın