0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 20 Sn.


İRLANDA
Acı bir tarihe sahip ama inanılmaz müzisyenleri ve oyuncuları olan rüya ülke Başkenti Dublin olan Serbest İrlanda’dayım.
1845 yılında Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecit’in bile yardım etmek zorunda kaldığı büyük bir patates kıtlığı yaşamışlar (başlıca gıdaları o zamanlarda patatesmiş!).
Büyük bir felaket olan bu kıtlıktan ötürü İrlandalıların ¼’ü hayatlarını kaybetmişler.
Diğer yandan İngiltere’nin Kuzey İrlanda’yı bölmeleri, savaş-terör gibi nedenlerle de bir hayli uğraşmışlar.
Bütün bu olumsuzluklar öyle bir travma yaşatmış ki, İrlandalılar o günlerden bu zamana değin başta ABD olmak üzere Avustralya, Yeni Zelanda ve daha birçok deniz aşırı yerlere göç etmişler-etmeye devam ediyorlar.
Ülkenin nüfusu 5 milyon civarındaysa da göç ettikleri yerlerde İrlanda kanı taşıyanların 60 milyonlara yaklaştığını öğrenmiş oldum.
Irkı ve doğası karışmamış bir ülkeydi burası.
Serin de olsa harika bir coğrafyası vardı. En yüksek tepesinin 1.000 metre olduğu bu ülkenin tamamı düz ovalara sahipti. Bu yüzden de hayvancılık ve tarım başat ürünler olmuş.
Kendi halinde güler yüzlü ve iddiası olmayan bir ülke olan İrlanda halkı Türkiye’yi ve Türkleri seviyorlar.
En ilginç durumu ise Kuzey İrlanda’da gördüm.
Bir zamanlar bir bütün olan İrlanda, İngiltere’nin birleşik krallık kurma hayali uğruna burası işgal edilip sömürge haline getirilmiş. Sonra burayı tıpkı İskoçya, Galler, İngiltere gibi büyük krallığa (U.K.) 4. Ülke olarak eklemiş.
E tabi krallık dini Protestan olan İngiltere Katolik İrlanda’ya da bu mezhebi taşımış oluyor.
Zamanla İrlandalıların kendi aralarında İngiltere’nin de kışkırtmasıyla mezhep savaşları başlıyor.
Ardından Protestanlar ile Katolikler Belfast’ta şehrin ortasına bir duvar örülüyor.
Bu gün adına “Özgürlük Duvarı” denilen yer, öz İrlandalıları yıllarca birbirlerine düşman etmeyi başarmış.
Şimdi o duvarın üzerinde Özgür Filistin Sloganlarından Nelson Mandela’ya kadar birçok kavramın-liderin resimleri ve sloganları var.
Başkenti Dublin olan İrlanda’ya geri dönelim, şehirleri oldukça düzgün ve temizdi. İnsanlar dikkatli ve saygılılardı.
Yaz ortasında gittiğim halde üşüdüm ve montla dolaşmak zorunda kaldım.
Birçok tarihi eseri barındıran müzelerini dolaştım. Kendilerine ait tarihi yerlere baktım.
Diğer tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi buraya da çok sayıda turist geliyordu.
Buradan bir ders çıkarttım şöyle ki;
Dünyanın neresine giderseniz gidin Anadolu toprakları kadar medeniyetlere beşiklik etmiş bir coğrafyaya daha rastlayamazsınız (en azından ben rastlamadım!).
Bunu her kazma vuruşta, her tarla sürüşte, her otoyol yapılışında havai fişek gibi patlayıp ortaya saçılan yüz binlerce tarihi eserlerimizden de anlayabiliyoruz.
Bu olağanüstü duruma sahip olan Türkiye’den çıkan eserler, Turizm Bakanlığınca düzgün bir çalışma yapılarak dünyanın beğenisine sunulması başarılabilirse dünyanın en çok turist çeken ülkesi oluruz.
Üstelik diğer bazı ülkeler gibi KUMAR-FUHUŞ-ALKOLLÜ İÇKİ Turizmi değil! Adam gibi bir Kültür Turizminden bahsediyoruz.
Şu an Dünya’da en çok ziyaret edilen Ülkeler sırasıyla 1-Fransa, 2-ABD, 3-İspanya, 4-Çin, 5-İtalya ve 6-Türkiye’dir.
Oysa bizim açık ara birinci olmamız için her türlü alt ve üst yapımız fazlasıyla var.
Sadece ciddi ve düzgün bir organize gerekiyor.

Bir cevap yazın