0 0
Okuma Süresi:1 Dk., 51 Sn.

10.04.2002                                         HALK GAZETESİ                                                               DİNİM DİN

YAZARLARIMIZDAN yaşar argan beyin geçtiğimiz hafta yazdığı bir yazı vardı. Tarikatlarla ilgili tartışmaları dile getirdiği yazı oldukça anlamlıydı. Birkaç aydır sürdürülen tartışmalar ilk önce satanistler ardından misyoner faaliyetleriyle başladı. İşsiz ve fakir gençlerimizi tuzağa düşüren gizli çalışmaları tartıştık. Bu günlerde ise moon (ay ışığı) tarikatı ile yatıp kalkıyoruz. Ay ışığı tarikatının ilgisini zengin ve nüfuslu kimseler çekiyor. Satanistler ile misyonerlerin ilgisi ise daha çok fakir ve eğitim seviyesi düşük alanlarda yoğunlaşıyor. Öncelikle insanların kabul ettiği ve yaşadığı dinlerin tarikatlarına bir başkalarına anlatmaları kendi inançlarına taraftar toplanmasını kabullenmemiz gerekiyor. Çünkü aynı çalışma İslamiyet için de geçerli. Avrupa da Müslümanlar nasıl dinlerini anlayıp taraftar toplamaya çalışıyorlarsa Türkiye de de Hıristiyanlar ve diğer din mensupları bu tür faaliyetleri göstereceklerdir. Bütün dinlerde o dini yaymak her inananın görevidir emri vardır. Dünya döndükçe herkes dinini ya da inandığı tarikatı yaymaya çalışacaktır. Asıl garip olan şey bizdeki hassasiyetin bu kadar çok ayyuka çıkmasıdır. Biz mc Donalds ile başlangıcın değil miyiz? Mercedes den inip wolkswolgene biz binmiyor muyuz? Yine biz bir yanlışlık yaptığımızda özür dilerim demek yerine pardon demiyor muyuz? Yine biz ilköğretime gitmesi gereken ama gitmeyen küçücük bir kız çocuğunu ekranlara çıkartıp izlemiyor muyuz? Hem de izlerken hayranlık duyup aferin çocuğa ne güzel dans ediyor demiyor muyuz? Yine darbuka yâda davul çalan küçücük çocuklar grubunu biz izlemiyor muyuz? Biz dinlerini değiştiren genç insanlarımıza iş aş verdik de onlar dinlerinden mi döndüler?

Yoksa yerli otomobil sanayinde avrupada kiler gibi kaliteli arabalar üretildi de satın mı almadık? Milyonlarca insanımız Türkiye de çalışma imkanı buldular mı yurt dışına ekmek kavgasına gittiler? İnsanlarımıza bir şey veremediğimizi gibi çözüm bulma derdimiz de yok feryat ediyoruz. Aman misyonerlere dikkat. Bu moon tarikatından şu satanistlerden haydi tercih başlasın devlet uyuyor mu? Memleket elden gidiyor. Yunanlılar karadenizi ele geçirmek üzereler vs… inandırıcı mıyız acaba? İstediği eğitimi alamayan gençliğin gerekli ilgiyi göremeyen eğitmenlerin olduğu eğitim sistemimizi ekonomi anlayışımızı yasakçı zihniyetimizi insanlarımıza olmayan ilgimizi halkımıza güvenmediğimizi ve onlara veremediklerimizi gözden geçirmek zorunda değil miyiz? Acaba insanımıza karşı ne kadar samimiyiz? Onları ne kadar dinliyoruz? Tepkilerine ne kadar kulak veriyoruz?( örneğin; son günlerde ülke insanı israille yapılan katrilyonluk tank ihalesinin iptali için seslerini yükseltiyorlar ama dikkate alan yok!) asıl bu sorulara yanıt bulabilirsek misyonerlerden tarikatlardan kolaylıkla kurtulabiliriz. Hatta tartışacak kamuoyu bile bulamazlar…

Bir cevap yazın