0 0
Okuma Süresi:2 Dk., 11 Sn.

Üç gün önce Akkuş Jandarma da görev yapan trafik timi saldırıya uğradı. Bir şehit ve iki yaralı ile sonuçlanan baskın yüreğimizi yaraladı.

Referandum sürecine girildiğinden bu yana yurdumuzun dört bir yanında bu tür olaylar artarak ve üzerek devam ediyor.

Güney doğuda her gün olan bu tür olayları handiyse kanıksadıysak da, Karadeniz bölgemizde bu tür olaylara alışamıyoruz.

Çünkü PKK’nın bu bölgede taraftarları, beklentileri veya herhangi bir jeostratejik bir emeli söz konusu değil.

Ama gelin görün ki zaman zaman özellikle Giresun kırsalında ve şimdi de Ordu ili iç bölgesinde böyle hunharca eylemler yapabiliyorlar.

Acaba neden?

Bu organize işlerin bir arka planı yok mudur?

Yoksa sadece ses getirsin maksatlı bir eylem midir?

Oysa Ordu ilinin akkuş ilçesinde yapılacak eylem ne kadar ses getirebilir ki?

Sonuçta büyük şehirlerde sivilleri bombalama türünde bir sansasyon değil bu.

Hayır hayır! Biraz dikkatlice düşünürsek maksatlar iyot gibi hemen ortaya çıkıveriyor.

İlk elde hedeflenen şey demokratikleşmeye giden Referandum sürecini sabote edip gölgede bırakmak.

Her ne kadar bazı “insancıklar” tarafından ciddiye alınmıyorsa da, referandumda oylanacak olan maddeler neredeyse Türkiye’nin demokratikleşme engellerini kâğıttan kuleler gibi yıkmaya yöneliktir.

Üstüne üstlük PKK ve onun savunucusu BDP bu referanduma canhıraş bir şekilde HAYIR dediklerini de hatırlayalım.

Adamların demokrasi isteyip istemediğini sorgulamıyorum. Onların derdi zaten bu değil. Bazı derin ve uzak uçların verdiği toplumsal mühendislik hesaplarını, ihale yoluyla alıp bunu kanla uygulamaya koymaktır.

Bölgemize bu günlerde ekmeği-aşı, çoluk çocuğunun rızkı için yüzlerce kilometre ıkış tıkış araçlarla gelmiş olan mevsimlik işçiler var.

Soğukta, yağmurda her türlü olumsuz şartlarda çadırlarda kalan doğulu vatandaşlarımızın yoğun bir şekilde bulunduğu bu haftalar da bu eylemin yapılması normal midir?  Hayır değildir. Çünkü yine burada yapılmak istenen o insanlarla bölge insanımızı karşı karşıya getirmek, bir İnegöl olayını, bir Hatay Dörtyol olayını, bir Şemdinli gibi olayları yeniden yaşatıp infial uyandırmaktır maksatlanan.

Halen daha unutmuş olanlara tekrar hatırlatıyorum! Bu senaryolar Türkiye’nin yürümemesi, ayağa kalkmaması, bölünmesi ve bölgesinde lider olmaması yönünde kurgulanmaktadır.

Tıpkı 1980 öncesi olaylarında aynı silahla hem sağcı hem de solcu öldürüldüğü gibi.

Madımak otelinde,  Kahramanmaraş olaylarında ve daha nice provakasyonlar gibi.

Göreceksiniz referandumdan sonra bu olaylar büyük bir oranda en asgariye inecektir.

Aman dikkat edelim! İtidale en çok ihtiyaç duyduğumuz bu süreci dikkatli bir şekilde atlatmayı bilelim.

Teröristle fakir mevsimlik işçiyi birbirine karıştırmayalım. Her kem laf sokuşumuzda onları PKK safına ittiğimizin farkında olalım.

Asla büyük konuşmayalım. PKK Karadeniz’e giremez. Hele bir girsinler türü söylemlere girmeyelim. Çünkü burada eylem yapmaya karar veren güçler kafasında poşu ayağında mekapla karşımıza çıkmayacaktır.

Onların aynı ayarda aynı canilikte Türkiye’nin her yerinde işbirlikçileri vardır. Bir bakmışsınız onlar kravatlıdır bir bakmışsınız akşam maskeyle eyleme giderler.

Şüpheli durumlarda mutlaka güvenlik güçlerine haber verelim.

Sakin olup bu oyunu hep birlikte bozalım.

Bir cevap yazın